Organik Tarım
Organik Tarımla ilgili fotoğraflarımız sayfanın en altındadır. Lütfen ziyaret ediniz.
ORGANİK TARIM VE YERLİ TOHUMLARIN ÖNEMİ
1960′lı yıllarda başlayan hibrit tohumla üretim yapmak günümüzde en ücra köylere kadar girmiş durumdadır. Hibrit tohumların kullanımı ile birlikte başlayan tarımsal ilaçlar ise günümüzde bir korku tüneline dönüşmüştür.
Son yıllarda onkoloji servislerinin ve kemoterapi uygulamalarının grip salgını gibi yaygınlaşması bir tesadüf değildir. Tohum tekelleri, dönümde bilmem kaç ton veren sebze tohumlarını üreticiye cazibeyle sunuyorlar. Ürünlere hastalık mı geldi? Hastalığın ilacı da onlarda. 10′un üzerinde tohum trastı aynı zamanda tarımsal ilaç üreticisi. Yediğiniz ürünlerden kanser mi oldunuz? Onun ilacı da onlarda. Boşuna söylenmemiş ” TOHUM YAŞAMDIR” diye. Tohumu eline geçiren, toplum yaşamını da eline geçirmiş oluyor. Artık toplum olarak bize ne sunulursa onu tüketmeye hazır hale getirildik.
Nerede, nasıl, hangi ilaç ve gübrelerin kullanıldığını bilmeden üretilen ürünleri tüketmek zorunda kalıyoruz.
İslahçılar ( Hibrit Tohumcular ) için bir tohumun en önemli birinci özelliği verimidir. Sonra yola dayanıklılık ve raf ömrü gelir. Tat, lezzet, koku ve sağlıklı olması ise en son dikkat edilecek özelliktir. Onlar olmasa da olur!…
Toplumsal üretimde kullanılan gübre, bakteriyel ilaçlar, fungusitler insekt ilaçların kullanımında hiç bir denetim olmaması ve isteyenin istediği zaman, istediği ilacı kullanıp istediği zaman hasadetmesi tüketiciler için tam bir korku tünelidir.
Tüm zirai ilaç satılan yerlerde ” Tarımsal İlaçlar İnsan ve Hayvan Sağlığı İçin ZARARLIDIR” diye yazar. Zirai ilaçlar prospektüsünde uygun olarak kullanılmadığı zaman ise bu zarar 3-5 kat daha artar.
Mağlesef ülkemizde de herşeyin paraya dayalı olduğu bir sistem geçerli olduğu için, bu gerçeklerin hepsi gözardı ediliyor! Oysa eski bir Kızılderili deyişiyle: ” Son Irmak Kuruduğunda, son ağaç yokolduğunda, son balık öldüğünde Beyaz adan paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacaktır…”
Herşeyin daha çok para kazanmak için yapıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Mağlesef yaşadığımız gerçek bu…
Bizim bu gerçeğe bir itirazımız var!… Bu dünya bin yıllardır olduğu gibi yerel tohumlarla, köylü tarımı dediğimiz küçük aile tarımı yöntemleriyle, doğayla barışık, kendini yenileyebilen, üretebilen yani canlılığını koruyabilen bir biçimde sağlıklı ve temiz bir üretim ve tüketimle kendini koruyabilir ve üretebilir. İnsanın ihtiyaçları sınırsızdır ama dünyanın kaynakları sınırlıdır… Bu gerçeği hiç unutmamalıyız.
Sonuç olarak; yerel tohum ve çeşitlerle, doğal organik yöntemlerle üretilen ürünler sn sağlıklı ürünlerdir. Bu ürünleri üretenlerde bizim gibi küçük çiftçilikle geçinen köylülerdir.
Taşanılan süreç aynı zamanda küçük aile tarımını da yoketmeye yöneliktir.
Bizler, yerli tohum ve çeşitlerini koruyarak, atalarımızdan gördüğümüz geleneksel tarım yöntemleriyle bu sürece karşı direniyoruz. Biz köyümüzü koruyalım, sizde sağlığınıza sahip çıkın. Doğru üreticiler doğru tüketicilerle mutlaka buluşmalıdır.
Son zamanlarda toplumda oluşan ” doğal olanı tüketme” eğilimini paraya tahvil etmeye çalışan bir sürü şarlatan da türedi…
” Doğal, organik, çiftlik, köylülük;
”Tarladan sofranıza, doğadan bilmem nereye” gibi sloganlarla bu işin ticaretini yapan bir sürü insan durumdan vazife çıkarıp insanları aldatıyor. Lütfen bu konuda uyanık olun Şehir efsanelerine kanmayın!
Tüketeceğiniz ürünün nerede, nasıl, hangi yöntemlerle kim tarafından üretildiğini bilin ve onu denetleyin! Böylece firmaların vereceği sertifika yerine yada yanında sizin vereceğiniz sertifikayla ” KATILIMCI SERTİFİKASYON” sistemini geliştirelim.
Hep sormuşumdur kendime insanlar ne zaman gerçek mutluluğu yaşayacak diye? Sakallı bir adam bunun cevabını şöyle veriyor: ” İNSANLAR GERÇEK MUTLULUĞU; ÇALIŞMANIN, PARA KAZANMAK İÇİN BİR ARAÇ OLMAKTAN ÇIKIP BİR AMAÇ HALİNE GELDİĞİ GÜN TADACAKTIR.” Sanırım ben MUTLUYUM. ( Nihat Fırat )
Kirazlı köyü ve organik tarım : Kirazlı Köyü Kuşadası’na 10 km. uzaklıkta 1000 nüfuslu dört tarafı dağlarla çevrili bir yayla köyüdür. Sahibi olduğu doğal güzellikleri ve verimli toprakları sayesinde kısa zamanda adını tüm dünyaya duyurdu. 2005 yılında kurulan KİRAZLI EKOLOJİK YAŞAM DERNEĞİ (KEYAD) öncülüğünde başlatılan organik tarım uygulaması ve Birleşmiş milletler (UNDP_ SGP ) destekli Biyo çeşitliliğin korunması , yerli köy türlerine ekonomik değer kazandırılması, güneş enerjisinden yararlanarak sebze kurutma fırınlarının kurulması proresinin uygulanmasıyla köy tamamen dışarıya açıldı, Şu anda pazar günleri açılan ve köylü kadınların ürettiklerini pazarladığı KİRAZLI EKO KÖY YEREL ÜRÜNLER PAZARI adıyla faaliyet gösteren Türkiye’nin ilk köy pazarı Kirazlı’da açıldı. Köylüler ürettikleri organik sertifikalı ürünleri İstanbul, Ankara ve İzmir organik pazarlarına da göndermektedirler.
Köy Sofrası da kendi bahçelerinde 2005 yılından beri organik ürün yetiştirmekte ve bu ürünleri Mutfağında değerlendirmektedir. 2005 yılından beri Köy Sofrası yetiştirdiği sertifikalı ürünleri İstanbul, Ankara ve İzmir’de ki organik halk pazarlarına yollamaktadır. Aynı zamanda yaş – kuru sebze, meyve ve geleneksel ürünleri www.koysofrasi.com ‘ da”Organik Ürün Satışı” bölümünden tüm Türkiye’ye kolayca ve güvenle ulaştırmaktadır…
30 dönüm zeytinlik, 12 dönüm kiraz, vişne, ceviz, ayva; 10 dönüm üzüm, incir, şeftali, erik, kayısı, armut; 2 dönüm sebze ve yeşillik ; 40 dönüm buğday ve arpa Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın kontrolü altında faaliyet gösteren sertifikasyon firması CERES’in denetiminde sertifikalı olarak üretilmektedir. Sebze üretiminde geleneksel köy türlerinin seçilmesine ve onların devamlılığının sağlanmasına özen gösterilmektedir.
Öyle bir yer düşleyin ki;
Kirazların vişnelerin üzümlerin armutların altında yeşilin her tonunu barındırsın.
Sebzesini ve meyvesini kendi bahçelerinde organik olarak sertifikasyon firması ve tarım bakanlığı denetiminde gelenksel yöntemlerle üretsin…
Ürettiği organik kirazlardan, vişnelerden, dutlardan ve bir çok meyveden mis kokulu reççelleri odun ateşinde eski doğal yöntemlerle yapsın…
Sebze ve meyve üretiminde yerel tohumları itina ile korusun ve devamlılığını sağlasın…
Çevresine karşı duyarlı bir biçimde atıklarını ayrıştırsın ve ekolojik artıklarından eko gübre yaratsın…
İneklerinin sütünden çömlek yoğurtlar, sütlaçlar, zerdeler yapsın…
Yetiştirdiği organik üzümlerinden şarap, pekmez, reçel yapıp, osmancık üzümünün özel mayhoş yaprakları ile zeytin yağlı yaprak sarmalar hazırlasın..
Öyle bir yer düşleyin ki;
Her gün kendini geliştirsin ve güzelleştirsin…
Egenin özel tatlarını 1992 den beri lezzetli ve bol çeşitlerle sofrasına taşısın…
Serpme köy kahvaltısını türkiye genelinde restorancılık lugatına soksun ve bu çizgiye öncülük yapsın
Mutfaklarında ürettiği yiyeceklerin %80 ini kendi bahçelerinden karşılasın…
Öyle bir yer düşleyin ki
Adı ”KÖY SOFRASI” olsun…
Köy sofrası geçmişten günümüze köprü olmaya devam ediyor…